21 Ekim 2017 Cumartesi

Kanayan Bir Yara: İnternet Çağında Karakola Bildirim Yapma Çilesi






 Şirketler yaşamlarını devam ettirebilmek için sürekli personel alımı yaparlar. Ve bu alımlar yapıldığı zaman hem şirketlerin kendi içinde kayıtları olur hem de sigorta ile alakalı bildirimler yapılır.

Her personel alımında bu kayıtların yapılması gereklidir ve bu kayıtların yapılması yeterince zaman almaktadır. Personelden işe girerken bir sürü evrak istenir ve bu evraklardaki bilgiler kayıtlara işlenir.

Şirketler kendi içerisinde bu kayıtları tutmak için çeşitli programlar satın alırlar ve kullanırlar. Bu programları alırken gittikçe gelişen teknolojiyle birlikte kendilerine en faydalı olan programları tercih ederler.

Şirketler bu kadar zamana ayak uydurmaya çalışırken şirketlerin bildirim yapmaya zorunlu olduğu devlet ve kurumlarının da aynı şekilde zamana ayak uydurması gerekmektedir. Bunun için devlet de teknolojik çağa ayak uydurmak için bildirimleri internet üzerinden almaktadır.

Personellerin işe giriş ve işten çıkış bildirgeleri 1 dakika içerisinde internet üzerinden tamamlanırken , hizmet bildirgeleri e-.bildirge sistemi üzerinden verilirken, vatandaşlar çeşitli evrak ihtiyaçlarına e-devlet üzerinden ulaşabilirken yani teknolojiyle birlikte işlemler daha kolay ve hızlı bir şekilde tamamlanırken bazı uygulamalar teknolojik çağın gerisinde kalmaktadır.

Bunlardan birisi de 1774 Sayılı Kimlik Bildirme Kanunu ve bu kanuna uygun yönetmelik uyarınca personellerin işe giriş ve  işten çıkışlarında karakola bildirim yapmak yükümlülüğü getirilmiştir. Bu yükümlülük uyarınca işe yeni giren personellerin bilgilerinin kimlik bildirme formu ve işletici bilgi formuyla birlikte belirli süre içerisinde  işletmelerin bağlı bulunduğu karakola verilmesi zorunludur. Bu zorunluluğa uyulmazsa işletmelere  idari para cezası veriliyor

Kanunda zorunludur deniyor ancak gerçek hayatta pek zorunluluk aranmıyor gibi.Bu durum hem işletmeler için hem de karakollar için iş yüküne neden olmaktadır. Her ne kadar zorunluluk içerse de karakollar da bu bildirim için fazla ses çıkarmıyor gibi. Muhtemelen onlar da bu iş yüküyle uğraşmak istemiyorlar.

En başta da dediğim teknolojinin geliştiği bu dönemde ,internet ortamında bütün bilgiler verildiği halde artık bu uygulama ve bu kanun, bu işle uğraşanlar için çile haline geliyor. Eğer illa bu bildirimin yapılması isteniyorsa bile bunun yine internet ortamında yapılması daha sağlıklı gözüküyor.


Biran önce bu uygulamadan kurtulmak ümidiyle. 

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Tebrikler Kovuldunuz

Uzun (oldukça uzun hem de ) bir zamandan sonra tekrar bu  blog altında buluştuğumuz için mutluyum
Bu blog yazısında beğenerek okuduğum bir kitap hakkında düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Başlığı görenler ve kitabı okuyanlar hemen anlamıştır zira şu sıralar çok gündemde olan bir kitap.

Kitabın başlığı biraz enteresan olsa da kitabı okuduğunuz zaman neden o başlığın konulduğunu anlayacaksınız.

Kitabın yazarı Kaan Sekban. Eski bir beyaz yakalı. Eski bir bankacı. Sizin benim gibi plazalarda çalışıp iş hayatında yer alan bütün çalışan tipleriyle karşılaşmış eski bir beyaz yakalı çalışan.


Kitap, yazarın üniversite hayatından başlayarak iş hayatına başlangıcını; iş hayatında yaşadığı zorlukları ve de yazarın hayal ettiği hayata ulaşma çabasını içermektedir.

Kendi açımdan bu kitabı iki bölüme ayırıyorum. İlk bölümde Kaan Sekban’ın iş hayatına atılışı ve iş hayatında –özellikle beyaz yakalı olarak plazalarda- yaşadığı zorlukları anlattığı bölüm.

Bu bölümde kitabı okuyanlar  yazarın bankada yaşamış olduğu sıkıntıları okuyunca kendi işlerinin değerini anlayacaktır (Tabii bankacı değilse) .Kendi adıma yazarın içinde bulunduğu duruma üzülerek yaptığım iş için şükretmeye başlamıştım. Ayrıca iş arama sürecinde bolca banka sınavlarına girmiş ve bankaların İnsan Kaynakları uzmanlarıyla karşı karşıya gelmiş birisi olarak buradan bankaların İK’sına sesleniyorum: 

İyi ki beni almamışsınız

Bankacı olarak değil de İK kısmına alırsanız ona bir şey diyemeyeceğim tabii ki J

Kitabın ikinci kısmında ise hem yazar için hem de okuyucu için işler değişiyor.

Kaan Sekban için düşlediği hayatın kapıları yavaş yavaş açılmaya başlıyor. Tabii ki her şey hemen gerçekleşmiyor. Burada her şey  yazar için iyi gittikçe okuyanlar için tam tersi şekilde işliyor. İlk bölümde yaptığı işe şükredenler bu bölümde o şükür durumundan uzaklaşıyor.

Çoğu beyaz yakalı çalışanın hayalidir çalıştığı işten ayrılarak Ege’de bir köye yerleşmek veya kendisine ait olan yer açmak. Bu hayali gerçekleştirenlerin sayısı çok azdır. Ancak Kaan Sekban farklı bir hayali olsa da bu hayalini gerçekleştiren kişilerdendir.

Kitabın yanı sıra kendisi çeşitli yerlerde sahneye çıkarak stand up gösterisi gerçekleştirmektedir. Ayrıca @kaansekbansacmalar hesabı altında kısa parodilerini izleyebilirsiniz. Zaman zaman #YakamBeyazBeynimAyaz etiketi altında iş hayatındaki çeşitli tipleri canlandırırken ,#DizininDibiTuttu diyerek dizilerle dalga geçerken , zaman zaman da #Sobeveyn etiketi altında Cumartesi Pazar etkinliğine katılan ebeveynleri ti’ye almaktadır.

Ayrıca Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinden giden bir BEŞİKTAŞ’lı olduğunu görünce sempatim daha da arttı.

Bence ilerleyen yıllarda bulunduğu yerden daha iyi yerlere gelecektir.


Benden bir tavsiye kitabı  instagram hesabındaki paylaşımlarla eş zamanlı olacak şekilde okumaya çalışın.