25 Ocak 2014 Cumartesi

Takım Elbisenin Yarattığı Fark

Lafı fazla uzatmak istemiyorum zira yaşadıklarımdan  sonra giriş-gelişme-sonuç yazacak bir durumda değilim.

En sıradan görüşme için bile bir yerlere giderken takım elbise giyersiniz değil mi ? Takım elbiseyi de geçtim hiç değilse bir tıraş olursunuz muhtemelen (!)

Peki iş görüşmesine takım elbisesiz ve sakal tıraşı olmadan giderseniz neler olur? Üstelik bunu yapan eğitim görmüş üniversite bitirmiş bir insan evladı olursa neler düşünürsünüz ?

Daha da vahimi takım elbisesiz ve tıraşsız gelen kişiler Mühendislik Fakültesi mezunu olan kişiler olursa iyice çılgına dönersiniz

Bu kişiler hiç mi iş görüşmesine nasıl gidilir bilmiyorlar ya da hiç mi araştırmadılar ? Bu kişilerin etrafında iş görüşmesine öyle gidilir mi diye uyaran kimse yok mu?

Beton sektöründe yer aldığımdan ötürü daha çok mavi yakalı personelle muhatap oluyorum.Birçoğunun eğitim düzeyi düşük durumda.Onlardan  görüşmeye takım elbiseyle gelmesini beklemiyoruz tabi ki.Ama onlardan da birçoğu kılığına kıyafetine dikkat ederek geliyorlar.

Hal böyle iken üniversite bitirmiş Mühendis unvanını almış kişilerin bu şekilde davranması gerçekten düşündürüyor.Ondan sonra diyoruz ki üniversite mezunu kişiler iş bulamıyor,boşta geziyorlar.

Çeşitli bloglarda üniversite mezunlarının mülakat sırasında yaptığı hataları okurken bu kadarını da yapmazlar ‘’diyordum ama gerçekten uyarı yazıları yazacak kadar varmış.

Görüşmeye gelen 4 adayın hiç biri takım elbise giyinmemiş.2 tanesi ise tıraş olmadan görüşmelere gelmişti
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

Bu satırları ilk günkü görüşmeler sırasında yazmıştım.Görüşmeleri yapan ben değildim ancak görüşmeye gelen adayları görüyordum.Ve  kendi aramızda değerlendirmeler yapıyorduk

‘’Niye tıraş olmamış,niye takım elbise giymemiş ‘’ sorularına kafa yoruyorduk.

Ancak ikinci gün işler değişti ve beklediğimiz adaylar gelmeye başladı.Ve o adayları görünce aradaki farkı çok iyi anlıyorsunuz.Kendisine ve işine önem veren insanların farkına varıyorsunuz.

Her şey takım elbise ile bitmiyor tabi ki.Görüşmeye gelen her takım elbiseliyi alacak değilsiniz ancak dış görünüşün etkili olduğu da göz ardı edilemez.Kendisine önem veren adaylar bir adım öne geçmiş durumda şu an


Ve bende diğer bloglarda olduğu gibi buradan iş görüşmesine gidecek olan arkadaşları bir kez daha uyarmak istiyorum.Sizler için önemli olan ve geleceğinizi şekillendirecek olan görüşmelere lütfen hazırlıklı gelin.Kendinize önem verin ve iş görüşmelerine nasıl gidilmesi gerekiyorsa o şekilde gidin.

9 Ocak 2014 Perşembe

Sosyal Medya Rezil de Eder Vezir de


İnternetin son yıllarda gelişmesiyle birlikte internet siteleri de aynı hızda gelişmeye başladı. Çeşitli sitelerin açılmasıyla birlikte sosyal medya denilen kavram ortaya çıktı. Facebook, Twitter, İnstagram, Foursquare, Linkedin vb. başta olmak üzere ardı ardına açılan yeni internet siteleriyle birlikte sosyal medya oldukça rağbet görmektedir.

Sosyal medyanın gelişmesi hem olumlu hem de olumsuz olarak etkilemiştir. Başlıkta olduğu gibi sosyal medyada vezir de olabilirsiniz rezil de olabilirsiniz. Bu yazımda sosyal medyanın olumlu ve olumsuz taraflarından bahsetmek istiyorum.

Öncelikle olumsuz yanlarına bakalım ve örnekler verelim:

Sosyal medya gerçek hayatta ulaşamayacağımız kişilere rahatlıkla ulaşmamızı sağlıyor. Bu olumlu bir durum olarak gözükebilir ancak bu kadar rahat ulaşmak kişilerin aklına geleni rahatlıkla yazmasına ve hakaret içeren sözler söyleyerek kişilik haklarına saldırmasına neden olabiliyor.

Herhangi bir olay olduğunda o kişiyle alakalı bütün bilgiler anında gözler önüne seriliyor. Ne iş yaptığı, nerede yaşadığı, evinin adresine varana kadar bilgilere anında ulaşabiliyor insanlar. Hatta o kişinin yer aldığı fotoğraflar elden ele dolaşıyor. Bu durum herkesin başına gelebilir. Bir bakmışsınız kimse görmez dediğiniz bilgileriniz, fotoğraflarınız internet ortamında elden ele dolaşıyor.

Sosyal  medyanın olumsuz yönlerinden birisi de kişilerin söylemediği sözlerin söylenmiş gibi İnternet sayfaları arasında dolaşmasıdır. Bu tuzağa maalesef hepimiz düşüyoruz. A kişisi B kişisi kim olduğu fark etmez kişilerin söylemediği sözler söylenmiş, yapmadığı hareketler yapılmış gibi gösteriliyor. Burada Necati Şaşmaz’ın nam-ı diğer Polat Alemdar’ın kulaklarını çınlatmak lazım: Bizim bilgi dezenformasyonlarımız var  (Bkz. Gezi Parkı açıklamaları) J

Bu durum Gezi Parkı olaylarında çok yaşandı.Olaylar sırasında televizyon kanalları belgesel yayınlarken veya görmezden gelirken sosyal medyada farklı bilgiler yer alıyordu.Anlık bilgi akışında her gelen habere doğruymuş gibi davranıyorduk

Mesela Asya yakasında oturan binlerce insanın köprüden yürüyüşe geçip Taksim’e doğru yürüdüğü haberleri yayılmış ve kalabalık grubun yürüyüş yaptığını gösteren resimler paylaşılmıştı.Aslında gerçeğin öyle olmadığı sonradan anlaşıldı.Avrasya Maratonunda çekilmiş görüntüler farklı amaçlar için kullanılmış oldu.

Bunun tam tersi bir olay da Gezi olaylarında vefat eden Ethem Sarısülük’ün fotoğraflarının iğrenç bir yalanla süslenerek sosyal medyada yer almasıdır.Daha öncesinde karakol yapımında çalışan ve orada asker üniformasıyla çekilmiş fotoğrafları terörist kampında çekilmiş gibi lanse edildi sosyal medyada.

İnternette yazdığı mesajlar nedeniyle insanlar hakkında linç kampanyaları düzenleniyor. En son THY’de çalışan üst düzey bir yöneticinin attığı tweetler yüzünden hakkında linç kampanyaları düzenlendi hatta o kişinin işten atılması hakkında twitter’da başlıklar açıldı.Daha sonradan o kişinin kınama cezası aldığı ortaya çıktı


Sosyal Medya olumlu kullanılırsa insan hayatını çok fazla kolaylaştırabiliyor:

Bu duruma örnek olarak bizlerin açmış olduğu blog sayfalarını söyleyebiliriz. Düşüncelerimizi ve tecrübelerimizi blog sayfalarında paylaşarak sosyal medyayı olumlu yönde kullanmış oluyoruz. Bazı arkadaşlarımızın ise bloglarının adıyla açmış olduğu Facebook başta olmak üzere çeşitli sosyal medya sitelerinde sayfaları bulunmaktadır.

Sosyal Medyanın İK  olarak bizi ilgilendiren olumlu taraflarından birisi de bulunamadığımız organizasyonlarda yaşanan durumlar hakkında bilgi sahibi olabilmemizdir.

Bu nasıl oluyor?

Orada bulunan kişilerin sosyal medyada gerçekleştirdiği paylaşımlar sayesinde. Geçtiğimiz dönemlerde çeşitli İK Kongre ve toplantılarına katılan arkadaşlarımızın attığı tweetler sayesinde orada bulunmasak da neler olduğu, neler söylendiğini öğrenebiliyoruz. Kongreyi düzenleyenler de sosyal medyanın gücünü bildiği için İK Blog yazarlarını bu tür organizasyonlara devamlı davet etmektedir.

Sosyal Medya sayesinde birçok insan iş sahibi olabiliyor. Şirketler yeni nesle ulaşmak için ilanlarını Facebook, Twitter, Linkedin gibi sosyal medya sitelerinde yayınlamaya başladılar.

Bu durumun tam tersi şekilde iş arayan adaylar da iş bulabilmek için sosyal medyayı aktif kullanarak kendilerini gösterme fırsatı bulabiliyorlar. Buna en güzel örnek iş arayışında olan ve bunun için internet sayfası tasarlayan Ezgi Erdoğan -http://www.isariyorumamabulamiyorum.com/  adlı sitesiyle olmuştur.Sosyal medyayı kullanarak İş arayan birçok aday arasında kendine avantaj yaratarak bir adım öne geçmiştir.Kendi tasarladığı öz geçmişini Twitter’da paylaşan kişiler bile mevcut.

Sosyal Medya’nın İK açısından bir başka faydası ise adaylar hakkında bilgi sahibi olmasına yardımcı olmasıdır. Ben bu duruma karşı olsam da günümüzde işe alım kararlarında adayların sosyal medyada yapmış olduğu paylaşımlar önemli rol oynuyor.

Sosyal medyanın olumlu yanlarına dair bir başka örnek Youtube sayesinde ünlü olan kişilerdir. Bu kişiler amatör olarak çektikleri videoları youtube’a yükleyerek sesini duyurmaya çalışıyor. Şans bazen yanlarında oluyor ve birden kendilerini müzik dünyasında bulabiliyorlar. Tıpkı Sefa Topsakal gibi.

Sınıfta amatör bir şekilde söylemiş olduğu şarkının görüntüleri




Burada ise keşfedilip albüm çıkardıktan sonra çekilen klibi:(ilk video da olduğu gibi sınıfta başlıyor)



Her ne kadar sosyal medyada bilgi kirliliği var desek de haber kanallarının göstermediği bazı haberler hakkında bilgileri sosyal medyadan almak zorunda kalıyoruz.


Sosyal Medyayı hangi amaç için kullandığımız oldukça önemli. Bulunduğumuz yerden bütün dünyaya ulaşmamız mümkünken bu durumu gelişimimiz için değerlendirmemiz bizlerin yararına olacaktır.Onun için sosyal medyayı olumlu şekilde kullanmalıyız.Rezil olmak yerine vezir olmaya çalışmalıyız.

Sosyal medya rezil de eder vezirde 

1 Ocak 2014 Çarşamba

Asgari Ücretlinin Yeni Yıl Coşkusu

Yeni yılın ilk gününde,ilk saatinde ve yeni yılın ilk yazısıyla karşınızdayız.Bu yazıya yeni yılınızı kutlayarak başlamak istiyorum.2014 yılında kafanızın içinden geçen ve olmasını istediğiniz bütün düşüncelerin gerçekleşmesini diliyorum.Dileklerinizin gerçekleştiği bir yıl olsun

2014’ün ilk yazısı nedir diye merak ediyorsanız tabi ki yılın son gününde açıklanan Asgari Ücrettir. Asgari Ücret ,birçok çalışanı ve onların ailesini ilgilendiren bir konudur.Ülkemizde asgari ücretle çalışan milyonlarca insan bulunmaktadır ve onların gözü kulağı her yıl sonu açıklanacak asgari ücret artışlarındadır. 2014 yılına girmeden yeni yılda geçerli olan asgari ücret değerleri açıklandı.O ücretlere geçmeden önce şunu sorgulamak istiyorum.

Asgari ücretle gerçekten geçinilebilir mi ? Geçinilirse nasıl bir hayat standardı sağlanmış olur hem çalışan hem de ailesi için ? Üstelik asgari ücrete sahip bir bireyden 3 çocuk yapılması da isteniyor iken bu ücretle o 3 çocuğa bakabilmesi gerçekten mümkün müdür?

Bu soruyu farklı bir şekilde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e  canlı yayında soruyorlar.Faruk Çelik’in cevabı ise  (sözlerini aynen alarak yazıyorum) :

‘’Geçinemez diye bir şey yok.Niye geçinemeyesiniz ? 800 lira da büyük para.Ekmeğin fiyatı belli,peynirin fiyatı belli.Yediğiniz zeytinin fiyatı belli.Geçimini sürdürebilir ‘’ diyerek asgari ücretlinin  eline geçen parayla geçinebileceğini ifade ediyor.



Başbakanın asgari ücret artışını savunurken çay simit hesabı yaptığı,Maliye Bakanının ise  memur ve işçi maaşlarıyla kaç yumurta alınabileceğini söylediği bütçe konuşmaları mevcutken bakanın da asgari ücret için iyi para demesi normal karşılanabilir belki de

Milletvekilleri maaşlarımız yetmiyor diye dertlenirken asgari ücretin iyi para olarak değerlendirilmesi  ülkemizin acı bir gerçeği olarak çıkıyor karşımıza .

Şimdi gelelim 2013 yılının son gününde açıklanan asgari ücret’e :

Asgari ücret 2014 yılı ilk 6 ayında brüt 1071 net 846 TL olarak belirlendi.Yılın geri kalan ikinci 6 ayında ise yüzde 6 artışla birlikte brüt 1134 net 891 TL olacağı belirlendi.

Daha önce uygulanan 16 yaş sınırlaması ise kaldırıldı.

Yapılan başka bir değişiklik ile daha önce 4 çocuklu çalışanın maaşından vergi alınmaması uygulaması 3 çocuklu çalışan olarak değiştirildi.3 çocuklu çalışandan vergi kesintisi yapılmayacağı açıklandı.


(Vergi kesintisi olmayan  kısım 3 çocuğun geçim standardını çok geliştirecek zaten )

Aslında burada asgari ücretliye düşüyor iş.Ülkeyi  yönetenlerin söylemesiyle değil bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmalarıyla düşük olan geçim standardını biraz olsun yükseltebilirler.