Lafı fazla uzatmak istemiyorum zira yaşadıklarımdan sonra giriş-gelişme-sonuç yazacak bir durumda
değilim.
En sıradan görüşme için bile bir yerlere giderken takım
elbise giyersiniz değil mi ? Takım elbiseyi de geçtim hiç değilse bir tıraş
olursunuz muhtemelen (!)
Peki iş görüşmesine takım elbisesiz ve sakal tıraşı olmadan
giderseniz neler olur? Üstelik bunu yapan eğitim görmüş üniversite bitirmiş bir
insan evladı olursa neler düşünürsünüz ?
Daha da vahimi takım elbisesiz ve tıraşsız gelen kişiler
Mühendislik Fakültesi mezunu olan kişiler olursa iyice çılgına dönersiniz
Bu kişiler hiç mi iş görüşmesine nasıl gidilir bilmiyorlar
ya da hiç mi araştırmadılar ? Bu kişilerin etrafında iş görüşmesine öyle
gidilir mi diye uyaran kimse yok mu?
Beton sektöründe yer aldığımdan ötürü daha çok mavi yakalı
personelle muhatap oluyorum.Birçoğunun eğitim düzeyi düşük durumda.Onlardan görüşmeye takım elbiseyle gelmesini
beklemiyoruz tabi ki.Ama onlardan da birçoğu kılığına kıyafetine dikkat ederek
geliyorlar.
Hal böyle iken üniversite bitirmiş Mühendis unvanını almış
kişilerin bu şekilde davranması gerçekten düşündürüyor.Ondan sonra diyoruz ki
üniversite mezunu kişiler iş bulamıyor,boşta geziyorlar.
Çeşitli bloglarda üniversite mezunlarının mülakat sırasında
yaptığı hataları okurken bu kadarını da yapmazlar ‘’diyordum ama gerçekten
uyarı yazıları yazacak kadar varmış.
Görüşmeye gelen 4 adayın hiç biri takım elbise giyinmemiş.2
tanesi ise tıraş olmadan görüşmelere gelmişti
Bu satırları ilk günkü görüşmeler sırasında
yazmıştım.Görüşmeleri yapan ben değildim ancak görüşmeye gelen adayları
görüyordum.Ve kendi aramızda
değerlendirmeler yapıyorduk
‘’Niye tıraş olmamış,niye takım elbise giymemiş ‘’ sorularına
kafa yoruyorduk.
Ancak ikinci gün işler değişti ve beklediğimiz adaylar
gelmeye başladı.Ve o adayları görünce aradaki farkı çok iyi
anlıyorsunuz.Kendisine ve işine önem veren insanların farkına varıyorsunuz.
Her şey takım elbise ile bitmiyor tabi ki.Görüşmeye gelen
her takım elbiseliyi alacak değilsiniz ancak dış görünüşün etkili olduğu da göz
ardı edilemez.Kendisine önem veren adaylar bir adım öne geçmiş durumda şu an
Ve bende diğer bloglarda olduğu gibi buradan iş görüşmesine
gidecek olan arkadaşları bir kez daha uyarmak istiyorum.Sizler için önemli olan
ve geleceğinizi şekillendirecek olan görüşmelere lütfen hazırlıklı
gelin.Kendinize önem verin ve iş görüşmelerine nasıl gidilmesi gerekiyorsa o
şekilde gidin.
İnternetin son yıllarda gelişmesiyle birlikte internet
siteleri de aynı hızda gelişmeye başladı. Çeşitli sitelerin açılmasıyla
birlikte sosyal medya denilen kavram ortaya çıktı. Facebook, Twitter,
İnstagram, Foursquare, Linkedin vb. başta olmak üzere ardı ardına açılan yeni
internet siteleriyle birlikte sosyal medya oldukça rağbet görmektedir.
Sosyal medyanın gelişmesi hem olumlu hem de olumsuz olarak etkilemiştir.
Başlıkta olduğu gibi sosyal medyada vezir de olabilirsiniz rezil de olabilirsiniz.
Bu yazımda sosyal medyanın olumlu ve olumsuz taraflarından bahsetmek istiyorum.
Öncelikle olumsuz yanlarına bakalım ve örnekler verelim:
Sosyal medya gerçek hayatta ulaşamayacağımız kişilere
rahatlıkla ulaşmamızı sağlıyor. Bu olumlu bir durum olarak gözükebilir ancak bu
kadar rahat ulaşmak kişilerin aklına geleni rahatlıkla yazmasına ve hakaret
içeren sözler söyleyerek kişilik haklarına saldırmasına neden olabiliyor.
Herhangi bir olay olduğunda o kişiyle alakalı bütün bilgiler
anında gözler önüne seriliyor. Ne iş yaptığı, nerede yaşadığı, evinin adresine
varana kadar bilgilere anında ulaşabiliyor insanlar. Hatta o kişinin yer aldığı
fotoğraflar elden ele dolaşıyor. Bu durum herkesin başına gelebilir. Bir
bakmışsınız kimse görmez dediğiniz bilgileriniz, fotoğraflarınız internet
ortamında elden ele dolaşıyor.
Sosyal medyanın
olumsuz yönlerinden birisi de kişilerin söylemediği sözlerin söylenmiş gibi
İnternet sayfaları arasında dolaşmasıdır. Bu tuzağa maalesef hepimiz düşüyoruz.
A kişisi B kişisi kim olduğu fark etmez kişilerin söylemediği sözler söylenmiş,
yapmadığı hareketler yapılmış gibi gösteriliyor. Burada Necati Şaşmaz’ın nam-ı
diğer Polat Alemdar’ın kulaklarını çınlatmak lazım: Bizim bilgi
dezenformasyonlarımız var (Bkz. Gezi Parkı
açıklamaları) J
Bu durum Gezi Parkı olaylarında çok yaşandı.Olaylar
sırasında televizyon kanalları belgesel yayınlarken veya görmezden gelirken
sosyal medyada farklı bilgiler yer alıyordu.Anlık bilgi akışında her gelen
habere doğruymuş gibi davranıyorduk
Mesela Asya yakasında oturan binlerce insanın köprüden
yürüyüşe geçip Taksim’e doğru yürüdüğü haberleri yayılmış ve kalabalık grubun
yürüyüş yaptığını gösteren resimler paylaşılmıştı.Aslında gerçeğin öyle
olmadığı sonradan anlaşıldı.Avrasya Maratonunda çekilmiş görüntüler farklı
amaçlar için kullanılmış oldu.
Bunun tam tersi bir olay da Gezi olaylarında vefat eden
Ethem Sarısülük’ün fotoğraflarının iğrenç bir yalanla süslenerek sosyal medyada
yer almasıdır.Daha öncesinde karakol yapımında çalışan ve orada asker
üniformasıyla çekilmiş fotoğrafları terörist kampında çekilmiş gibi lanse
edildi sosyal medyada.
İnternette yazdığı mesajlar nedeniyle insanlar hakkında linç
kampanyaları düzenleniyor. En son THY’de çalışan üst düzey bir yöneticinin
attığı tweetler yüzünden hakkında linç kampanyaları düzenlendi hatta o kişinin
işten atılması hakkında twitter’da başlıklar açıldı.Daha sonradan o kişinin
kınama cezası aldığı ortaya çıktı
Sosyal Medya olumlu kullanılırsa insan hayatını çok fazla
kolaylaştırabiliyor:
Bu duruma örnek olarak bizlerin açmış olduğu blog
sayfalarını söyleyebiliriz. Düşüncelerimizi ve tecrübelerimizi blog
sayfalarında paylaşarak sosyal medyayı olumlu yönde kullanmış oluyoruz. Bazı
arkadaşlarımızın ise bloglarının adıyla açmış olduğu Facebook başta olmak üzere
çeşitli sosyal medya sitelerinde sayfaları bulunmaktadır.
Sosyal Medyanın İK
olarak bizi ilgilendiren olumlu taraflarından birisi de bulunamadığımız
organizasyonlarda yaşanan durumlar hakkında bilgi sahibi olabilmemizdir.
Bu nasıl oluyor?
Orada bulunan kişilerin sosyal medyada gerçekleştirdiği
paylaşımlar sayesinde. Geçtiğimiz dönemlerde çeşitli İK Kongre ve
toplantılarına katılan arkadaşlarımızın attığı tweetler sayesinde orada
bulunmasak da neler olduğu, neler söylendiğini öğrenebiliyoruz. Kongreyi
düzenleyenler de sosyal medyanın gücünü bildiği için İK Blog yazarlarını bu tür
organizasyonlara devamlı davet etmektedir.
Sosyal Medya sayesinde birçok insan iş sahibi olabiliyor.
Şirketler yeni nesle ulaşmak için ilanlarını Facebook, Twitter, Linkedin gibi
sosyal medya sitelerinde yayınlamaya başladılar.
Bu durumun tam tersi şekilde iş arayan adaylar da iş
bulabilmek için sosyal medyayı aktif kullanarak kendilerini gösterme fırsatı bulabiliyorlar.
Buna en güzel örnek iş arayışında olan ve bunun için internet sayfası
tasarlayan Ezgi Erdoğan -http://www.isariyorumamabulamiyorum.com/
adlı sitesiyle olmuştur.Sosyal medyayı kullanarak İş arayan
birçok aday arasında kendine avantaj yaratarak bir adım öne geçmiştir.Kendi
tasarladığı öz geçmişini Twitter’da paylaşan kişiler bile mevcut.
Sosyal Medya’nın İK açısından bir başka faydası ise adaylar
hakkında bilgi sahibi olmasına yardımcı olmasıdır. Ben bu duruma karşı olsam da
günümüzde işe alım kararlarında adayların sosyal medyada yapmış olduğu paylaşımlar
önemli rol oynuyor.
Sosyal medyanın olumlu yanlarına dair bir başka örnek Youtube
sayesinde ünlü olan kişilerdir. Bu kişiler amatör olarak çektikleri videoları
youtube’a yükleyerek sesini duyurmaya çalışıyor. Şans bazen yanlarında oluyor
ve birden kendilerini müzik dünyasında bulabiliyorlar. Tıpkı Sefa Topsakal gibi.
Sınıfta amatör bir şekilde söylemiş olduğu şarkının
görüntüleri
Burada ise keşfedilip albüm çıkardıktan sonra çekilen klibi:(ilk video da olduğu gibi sınıfta başlıyor)
Her ne kadar sosyal medyada bilgi kirliliği var desek de
haber kanallarının göstermediği bazı haberler hakkında bilgileri sosyal
medyadan almak zorunda kalıyoruz.
Sosyal Medyayı hangi amaç için kullandığımız oldukça önemli.
Bulunduğumuz yerden bütün dünyaya ulaşmamız mümkünken bu durumu gelişimimiz
için değerlendirmemiz bizlerin yararına olacaktır.Onun için sosyal medyayı
olumlu şekilde kullanmalıyız.Rezil olmak yerine vezir olmaya çalışmalıyız.
Yeni yılın ilk gününde,ilk saatinde ve yeni yılın ilk
yazısıyla karşınızdayız.Bu yazıya yeni yılınızı kutlayarak başlamak
istiyorum.2014 yılında kafanızın içinden geçen ve olmasını istediğiniz bütün
düşüncelerin gerçekleşmesini diliyorum.Dileklerinizin gerçekleştiği bir yıl
olsun
2014’ün ilk yazısı nedir diye merak ediyorsanız tabi ki yılın
son gününde açıklanan Asgari Ücrettir. Asgari Ücret ,birçok çalışanı ve onların
ailesini ilgilendiren bir konudur.Ülkemizde asgari ücretle çalışan milyonlarca
insan bulunmaktadır ve onların gözü kulağı her yıl sonu açıklanacak asgari
ücret artışlarındadır. 2014 yılına girmeden yeni yılda geçerli olan asgari ücret
değerleri açıklandı.O ücretlere geçmeden önce şunu sorgulamak istiyorum.
Asgari ücretle gerçekten geçinilebilir mi ? Geçinilirse
nasıl bir hayat standardı sağlanmış olur hem çalışan hem de ailesi için ?
Üstelik asgari ücrete sahip bir bireyden 3 çocuk yapılması da isteniyor iken bu
ücretle o 3 çocuğa bakabilmesi gerçekten mümkün müdür?
Bu soruyu farklı bir şekilde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelik’e canlı yayında soruyorlar.Faruk
Çelik’in cevabı ise (sözlerini aynen
alarak yazıyorum) :
‘’Geçinemez diye bir şey yok.Niye geçinemeyesiniz ? 800 lira
da büyük para.Ekmeğin fiyatı belli,peynirin fiyatı belli.Yediğiniz zeytinin
fiyatı belli.Geçimini sürdürebilir ‘’ diyerek asgari ücretlinin eline geçen parayla geçinebileceğini ifade
ediyor.
Başbakanın asgari ücret artışını savunurken çay simit hesabı
yaptığı,Maliye Bakanının ise memur ve
işçi maaşlarıyla kaç yumurta alınabileceğini söylediği bütçe konuşmaları
mevcutken bakanın da asgari ücret için iyi para demesi normal karşılanabilir belki
de
Milletvekilleri maaşlarımız yetmiyor diye dertlenirken
asgari ücretin iyi para olarak değerlendirilmesi ülkemizin acı bir gerçeği olarak çıkıyor
karşımıza .
Şimdi gelelim 2013 yılının son gününde açıklanan asgari
ücret’e :
Asgari ücret 2014 yılı ilk 6 ayında brüt 1071 net 846 TL
olarak belirlendi.Yılın geri kalan ikinci 6 ayında ise yüzde 6 artışla birlikte
brüt 1134 net 891 TL olacağı belirlendi.
Daha önce uygulanan 16 yaş sınırlaması ise kaldırıldı.
Yapılan başka bir değişiklik ile daha önce 4 çocuklu çalışanın
maaşından vergi alınmaması uygulaması 3 çocuklu çalışan olarak değiştirildi.3
çocuklu çalışandan vergi kesintisi yapılmayacağı açıklandı.
(Vergi kesintisi olmayan kısım 3 çocuğun geçim standardını çok
geliştirecek zaten )
Aslında burada asgari ücretliye düşüyor iş.Ülkeyi yönetenlerin söylemesiyle değil bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmalarıyla düşük olan geçim standardını biraz olsun yükseltebilirler.