28 Kasım 2013 Perşembe

Tatile götüren patron mu duvara isim yazarak işe son veren patron mu ?



İnsan Kaynaklarının  en iyi taraflarından birisi insanlara iş imkanı sağlamaktır.İşe yeni giren insanların gözlerindeki heyecanı görmek,onların mutluluğunu görmek İnsan Kaynakları çalışanlarını her zaman mutlu etmiştir.İşe yeni giren kişilerin evraklarını teslim edip o heyecanlarını ortak olmak beni  de her zaman mutlu etmiştir ve ‘’İyi ki bu mesleği yapıyorum ‘’dedirten zamanlarda olmuştur.Bu bizim mesleğimizin güzel taraflarından bir tanesidir.

Birde mesleğimizin diğer boyutu var. O da herhangi bir çalışanın işine son vermek maalesef.İşe girenlerin heyecanına ortak olmak ne kadar güzelse işten ayrılanların –özellikle kendi isteği dışında-  üzüntüsüne şahit olmak da  bir o kadar kötü bir durumdur.Belki bunun kararını biz vermiyoruz sadece kararı uyguluyoruz ancak ne olursa olsun insanların işini kaybetmesi bizleri de etkiler.

İşin en kötü taraflarından birisi de işten çıkarma kararının personele tebliğ edilmesidir.Bu tebliğin olabildiğince sakin ve karşı tarafı üzmeyecek şekilde yapılması gerekir.Zaten bu kararı duyan kişiler olabildiğince üzülecek  hiç değilse onların moralini daha çok bozmayacak şekilde bildirilmesi gerekir.

Bu konuyla alakalı olumsuz bir örnek son günlerde ülke gündemine gelmektedir.Büyük ihtimal sizlerde bu haberi çoktan duymuşsunuzdur.Bir insanın işine son verildiğini duvara iliştirilmiş bir kağıttan aldığında neler hissedebileceğini tahmin edemiyorum.



Bu olay nerede mi yaşandı ?

Bu olay televizyoncu Acun Ilıcalı'nın Tv 8’i satın alması sonrasında gerçekleşti.Duvarda bir kağıt parçası asılmış.Orada isimler yazılı ve bu kağıtta yazan isimlerin işlerine son verilmiş.Merak içinde kağıda bakıyorsunuz ve işinize son verildiğinizi oradan öğreniyorsunuz.Ne kadar acı bir durumdur.

İş adamlarının veya yöneticilerin kendi ekibiyle çalışmak istemesi oldukça normal.Herkes yanında güvenebileceği bir çalışan ister ve ekibini buna göre kurar.İş yaşamı için normal karşılanabilir ancak bunu yaparken de işine son verilen kişilerin durumları da düşünülmelidir.

Bizleri en çok şaşırtan durum ise her fırsatta zor bir yaşam sürdüğünü söyleyen Acun Ilıcalı’nın bu şekilde davranmış olmasıdır.

Acun Ilıcalı yıllar öncesinde televizyonda yayınlanan Televole isimli programda ‘’Acun Firarda ‘’ köşesinde turistik yerleri gezerek tanınmaya başladı.Daha sonrasında yapımcılığa soyundu ve çeşitli yarışma programlarıyla çeşitli kanallarda yer aldı.’’Survivor’’,’’Yetenek Sizsiniz’’ ve ‘’O Ses Türkiye’’ programları ile reyting listelerinde üst sıralarda yer aldı.Şimdi ise TV 8’i satın alarak ülke gündeminde yer buldu.

Acun Ilıcalı daha öncesinde çalışanlarıyla alakalı tam tersi bir şekilde ülke gündemine gelmişti.Acun Medya ekibinde yer alan çalışanlarını aileleriyle birlikte Çeşme’de 1 hafta boyunca tatile götürmüştü.Bunu daha önce ünlü talk-showcu Oprah Winfrey gerçekleştirmişti.Ülkemizde ise Acun Ilıcalı tüm ekibini toplayarak tatile götürmüştü.


Şimdi her iki olayı yan yana koyduğunuz zaman insan gerçekten şaşırıyor.Kendi ekibime sahip çıkarım onlardan başkası beni ilgilendirmez anlayışı mı hakim bilemiyorum.Ancak çalışanlarını tatile götürmesi ne kadar olumlu bir davranış ise yeni aldığı kanalda işine son verilenlerin isimlerinin duvara yazılmış olması da bir o kadar kötü bir durumdur.

Acun Ilıcalının bu davranışları İnsan Kaynakları adına bir yandan iyi bir örnek olurken diğer yandan kötü bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.

16 Kasım 2013 Cumartesi

Kıdem Tazminatı Muamması

Çalışma hayatı adına gündemi en çok meşgule den konulardan birisi Kıdem Tazminatında yapılması düşünülen değişikliklerdir. Bu değişiklikler  özel sektörde çalışan bütün çalışanları ilgilendirmektedir.


Kıdem Tazminatı nedir ?

Kıdem Tazminatı çalışma ilişkisinin maddede belirtilen hallerden birine bağlı olarak sona ermesi halinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren işten ayrıldığı tarihe kadar geçen her tam yıl için işverence kendisine ödenmesi gereken 30 günlük ücret tutarındaki tazminattır

Kıdem Tazminatı,işçinin iş yeri ile geçerli olan iş sözleşmesinin fesih edilmesi halinde iş veren tarafından İş Kanunu gereğince işçiye vermiş olduğu bir tazminat şeklidir.İstifa eden çalışan kıdem tazminatından yararlanamamaktadır.

Kapalı kapılar ardında işçi sendikaları ve işverenler arasında görüşmeler sürmektedir. Yazının başında da söylediğim gibi bu konu özel sektörde çalışan herkesi ilgilendiriyor fakat bu değişiklikler hakkında kimsenin kafasında net bir bilgi yok. Kıdem Tazminatı konusu uzun zamandır gündemde olan bir konu ancak üzerinde uzlaşıya bir türlü varılamıyor.Kıdem Tazminatı değişiklikleriyle alakalı her gün gazetelerde haber çıkıyor  ancak ortada net bir görüntü yok şimdilik.Ne gibi düzenlemeler yapılacak hangi değişiklikler  getirilecek ? Böyle olunca da ister istemez yanlış bilgiler gündeme gelebiliyor.

Bunlardan birisi Kıdem Tazminatının kaldırılacağı yönünde.Takip edebildiğim kadarıyla kıdem tazminatının kaldırılması gibi bir durum söz konusu değil ancak kıdem tazminatı alma konusunda bir takım değişiklikler yapılacak.İşe yeni girecek olan çalışanlar için ise Kıdem Tazminatı Fonu oluşturulacak.

Şu anki duruma göre 15 yıl sigortalı çalışmış ve 3600 prim gününü doldurmuş olan kişiler kıdem tazminatını almaya hak kazanıyor. Tabi bu şartı taşıyan her çalışan alacak diye bir durum da yok.Yeni düzenlemeyle birlikte yine 15 yıl sigortalı çalışan bir kişi kıdem tazminatına hak kazanıyor ancak tazminatın hepsini alamayabilir.Tazminatın alınması belli şartlara bağlanıyor.

Gazetelerde çıkan haberlere göre bu değişiklikler çalışma hayatına devam eden kişileri çok fazla etkilemiyor zira kazanılmış haklara dokunulmayacağı belirtiliyor.Bu değişikliklerle işe yeni başlayan çalışanlar için Kıdem Tazminatı Fonu oluşturulacak.Ancak eski çalışanlara da tercih hakkı getirilmesi düşünülüyor.Ya eski düzende devam edecekler ya da yeni sisteme geçiş yapacaklar

Bu değişikliklere neden olarak bir çok kişinin hak ettiği Kıdem Tazminatını alamaması gösteriliyor.Gerçekten bir çok kişi bu hakkını alamıyor ancak eğer bu mağduriyet giderilmek isteniyorsa şirketler üzerinde denetimler arttırılmalı ve ödenmemiş kıdem tazminatların ödenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı.Yapılması düşünülen değişikliklerle geçmişte hak edilmiş ancak alınamamış tazminatların ödeneceği garantisi verilmiyor.
İllaki bazı düzenlemeler yapılmak isteniyorsa bu değişikliklerinde çalışanlara anlaşılır şekilde anlatılması gerekir ki kimsenin kafasında soru işareti kalmasın.Şu an her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.

Yapılacak değişikliklerin üzerinde önemle durulması gerekli çünkü oldukça önemli bir konu ve milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir konu.Geçmişte  hükümet tarafından değişik konularda getirilen bir çok düzenlemenin yap-boz tahtasına döndüğü düşünüldüğünde ileride çok fazla sıkıntı yaşanmaması için bugünden tedbirlerin alınması gerekiyor.Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda Memur sendikalarıyla hükümet arasında görüşmeler gerçekleştirilmiş ve bu görüşmeler sonucunda memurların maaşları konusunda hak kayıplarına uğradığı ortaya çıkmıştı.Bu durumun bir daha yaşanmaması için bu konuya önem verilmesi gerekmektedir.


İnsan Kaynakları çalışanları olarak bizlerin ise  çok daha dikkatli bir şekilde  takip etmemiz gerekiyor.Hem bizlerin çalışma hayatını etkilediği için hem de şirketlerimizde çalışan personelin çalışma hayatını etkilediği için daha çok önem vermeliyiz ve yakından takip etmeliyiz.


10 Kasım 2013 Pazar

10 Kasım -Anıyoruz ve Arıyoruz






Günlerden 10 Kasım.Bundan 75 yıl önce ülkemizin kurucusu büyük lider Mustafa Kemal Atatürk güzel ülkemiz Türkiyeyi bizlere emanet ederek bu dünyadan göçüp gitti.Türkiyeyi düşman işgalinden kurtaran bizlere Cumhuriyet armağan eden Türkiye Cumhuriyetinde (T.C) bağımsız bir şekilde yaşamamızı sağlayan Mustafa Kemal ATATÜRK'ün vefatının 75.yılında onu saygı,rahmet ve şükranla anıyorum.Onu hem anıyoruz hem çok arıyoruz



Mustafa Kemal ATATÜRK'ün değerini günümüzde çok daha iyi anlıyoruz.Yıllar öncesinden bize bu günleri göstermiş.İhanet içinde olan insanlar ATATÜRK'e hakaret etmek için birbirleriyle yarışırken bizler onun bıraktığı esere yani Türkiye Cumhuriyetine ve ATATÜRK'e daha çok sahip çıkacağız çünkü biz ATATÜRK gençleriyiz




75 yıl boyunca nice liderler geldi geçti.Önceki liderlerin adı sanı bugün anılmıyor gelecekte de bugünün liderlerinin adı sanı duyulmayacak ancak Mustafa Kemal ATATÜRK daima gönlümüzde kalbimizde aklımızda yaşayacak.Işıklar içinde yat Atam



6 Kasım 2013 Çarşamba

Baylı Bayanlı kongre yapıyorlar(MIŞ)


       İnsan Kaynakları sektörünün en prestijli kongrelerinden bir tanesi bu hafta içinde düzenlen(MİŞ).PERYÖN’ün son 20 yıldır düzenlemiş olduğu İnsan Yönetimi Kongresinin 21.si gerçekleştiril(MİŞ).İnsan Kaynakları Profesyonelleri bu kongreye akın et(MİŞ).Üstelik bu organizasyon Lütfi Kırdar Kongre Salonunday(MIŞ).Yerli ve yabancı olmak üzere 23 İK Profesyoneli çeşitli başlıklarda deneyimlerini aktar(MIŞ)
    
      Neden MIŞ’lı yazdın diye merak eden olursa ben orada olamadığım için ‘’miş’’li geçmiş zaman kullandım.Bu yazdıklarını nereden biliyorsun derseniz ben twitter’dan kongreyi takip eden blog yazarlarının yalancısıyım.Zira kongreyi attıkları tweet’ler sayesinde takip etmiş oldum.
      
      Artık önümüzdeki maçlara (yok o futbolcuların sözüydü) önümüzdeki kongrelere bakacağız.Elbet biz de orada oluruz J

      Atılan tweetlerden anladığım kadarıyla oldukça eğlenceli ve kaliteli bir kongre yaşan(MIŞ).(Yine mış’lı bir cümle )

       Kongre ile alakalı detayları ve yorumları İK blog yazarlarının sayfalarında bulabileceksiniz.Kendilerinin yorumlarını merakla bekliyor olacağız.Şimdi harıl harıl yazılarını hazırlıyorlardır.


        İK Blogu demişken bir kez daha tebriklerimizi iletmeden geçmeyelim :

        Bu sene ilki gerçekleştirilen İK Blog yarışmasının galibi takip etmeye başladığım ilk bloglardan olan  Çağın İnsan Kaynakları (aydancag.com) ve  blogun  sahibi Sayın Aydan Çağ olmuştur.Birbirinden değerli  ve kaliteli bloglar ile yazarlarının mücadele ettiği yarışmada zirvede yer almıştır.Kendisini bu başarısından dolayı tebrik ediyorum, başarılarının ve yazılarının  devamını diliyorum.

2 Kasım 2013 Cumartesi

İstanbul’un Ulaşım Şartları ve İşe Alıma Etkisi

             
İş ilanlarında ilk sırayı İstanbul alır ve İstanbul için çıkan iş ilanları genellikle Avrupa ve Asya diye ikiye ayrılır. Bu iki yer için kendi başına bir şehirmişçesine ilanlar verilir.

Şirketler özellikle kendi kıtalarında yer alan çalışanları tercih ediyorlar. Avrupa kıtasında bulunan şirketler ilanlarında ‘’Tercihen Avrupa kıtasında ikamet etmek’’ şartını koymakta Asya kıtasında bulunan şirketler ise kendi kıtalarında ikamet eden çalışanları tercih etmektedir. İstanbul’un trafiği, kalabalığı göz önüne alındığında bu tercih doğru gözükmektedir ancak çalışanlar bu ulaşım şartlarını kabul ediyorsa diğer kıtalardan da gelen başvurular dikkate alınabilir. Tabi çok uzak olmayan yerlerde ikamet eden kişilerin başvuruları dikkate alınabilir.

İlanlarda Asya veya Avrupa kıtasında ikamet etme şartı koyuluyor ancak farklı kıtalardaki bazı yerler aynı kıtada yer alan yerlerden daha yakın olabiliyor. Mesela Asya kıtasında yer alan Üsküdar’da faaliyet gösteren bir şirkete ulaşım Beşiktaş’tan mı daha kolay olur yoksa Kartal, Pendik taraflarından mı daha kolay olur? Beşiktaş’tan 10 dakikada Üsküdar’a geçebilirken Kartal, Pendik taraflarından daha uzun süreler sonrasında iş yerinize ulaşabilirsiniz. Aynı durum Avrupa kıtası içinde geçerli.( Bu durum birazda hava şartlarına bağlı tabi ki) Onun için başvurularda başvuran kişinin hangi kıtada olduğundan çok hangi ilçede olduğunun önemli olduğunu düşünüyorum

Bazen İstanbul’a komşu olan şehirler bile İstanbul’un ilçelerinden daha avantajlı olabiliyor. Tekirdağ’da Çorluda oturan kişi ya da Kocaeli’de veya Gebze’de oturan kişi İstanbul içinde oturan kişiden daha kolay şekilde İstanbul sınırları içerisindeki iş yerine ulaşabiliyor. Bu durumda sadece İstanbul yerine bulunulan bölgeye göre çevre illerde ikamet yeri olarak ilana koyulabilir.

Peki, şirketler ilanlarında neden böyle ayrıma gitme ihtiyacı duyuyor?

1-Zaman Kaybı: Trafiğin büyük bir sorun olduğu İstanbulda çalışanlar vakitlerinin önemli bir kısmını yollarda geçirmektedir. En yakın örnek olarak kendimi gösterebilirim. Evim ve iş yerim farklı kıtalarda olduğu için sabah erken çıkmak zorunda kalıyorum ve gidiş-dönüş sürem 3 saati bulmaktadır

2-Maliyet: Birde ulaşımın maliyet kısmı var. Şirketler ulaşım konusunda ya yol yardımında bulunuyorlar ya da özel servis şirketleriyle anlaşıp servis hizmeti satın alarak çalışanların ulaşım sorununu çözmeye çalışıyorlar. Her iki çözüm de şirketler için ekstra maliyet anlamına gelmektedir.

3-Çalışanın işi bırakması: Yolun uzaklığına dayanamayan çalışanlar belli bir süre sonra işten ayrılmak zorunda kalabiliyorlar. Bu durumda şirket için yeni eleman alınmasına ve işlerin bir süre aksamasına sebep olabilir.

4-Çalışandan verim alamama: Uzun süren yoldan sonra çalışanlar ister istemez yoruluyorlar. Dolayısıyla bu yorgunluk işlerine yansıyor ve çalışanlardan istenilen verim alınamıyor. Çalışanları performansı olumsuz yönde etkileniyor.


İş yerinin eve uzak oluşu çalışanların performansını düşürdüğü gibi şirketler içinde maliyet oluşturabiliyor.Şirketler bu durumu göz önüne alarak adayların ikamet ettikleri yere göre seçim yapabiliyorlar.Ancak şirketler de kıta ayırt etmeden farklı kıtalarda yer alan ancak bulunduğu yere yakın olan yerlerde oturan adayları da dikkate alabilirler.