18 Mart 2013 Pazartesi

O Fotoğraf olmuş mu hiç ?



 Bu yazımda İK Uzmanlarının derdine derman olmaya çalışacağım.Adayları eleştireceğim ve onlara önerilerde bulunacağım
             İşe girmek için yapılan ilk adımlardan birisi de özgeçmiş hazırlayıp başvuruda kullanmaktır.Oldukça dikkat edilmesi ve özen gösterilmesi gerekli olan bir belgedir.Bir anlamda işe giriş anahtarınızdır.Yanlış anahtarla evinizin,işinizin kapısını açamayacağınıza göre yanlış özgeçmiş ile de işe girişin kapısını açamazsınız.Onun için özgeçmişinize çok dikkat etmelisiniz.Özgeçmişte olması gerekenler olmaması gerekenler,nasıl olmalı gibi konular ayrı bir yazı konusu.Farklı sitelerde bu konuyla alakalı bilgiler bulabilirsiniz.Ancak ben olmaması gereken tek bir noktaya değinmek istiyorum.Takip edebildiğim kadarıyla İK uzmanları da bu konudan oldukça dertli durumdalar.


Özgeçmişinde kesinlikle ve kesinlikle düğünde gelin-damada sarılırken çekilen,tatilde denize girerken çekilen.eşinle dostunla akrabanla beraber çekilmiş bir fotoğrafa yer verme !


İK Uzmanlarından böyle bir şeyi okuduğumda gerçekten çok şaşırdım.İş arayan bir aday özgeçmişine göbek atarken çekilmiş bir fotoğrafı nasıl koyabilir ki? Özgeçmişini hazırlarken nasıl hazırlanması gerektiği hakkında hiç mi araştırma yapmamış ? Geleceğine dair oldukça önemli bir belgeye nasıl bu kadar ciddiyetsiz yaklaşabilir ? Zaten İK uzmanlarıda işin başında böyle ciddiyetsiz davranan bir adayın işe girme şansının kalmadığını söylüyorlar.Özgeçmiş inceleme süresi bile dakikalarla sınırlı iken yanlış fotoğraf kullanan aday baştan eleniyor.Ondan sonra da neden geri dönüş yapılmadığından dert yanıyor.Baştan kaybettiğinden haberi yok tabi ki.


Genç arkadaş,iş arayan arkadaş baştan kaybetmemek için özgeçmişine bir bak.Vesikalık bir fotoğrafın varsa lütfen onu koyarak başvurularını öyle yap.Bir bakmışsın ki geri dönüşler başlamış.


Bir sonraki buluşmamızda bu sefer adayların yanında yer alıp İK Uzmanlarını kızdırabilirim.İşe alım ve Facebook’la alakalı bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.
HR-İK

14 Mart 2013 Perşembe

İK Kendini Anlatıyor



            Adaylar ve yönetici/çalışanlardan sonra söz sırası İnsan Kaynaklarında.Bu yazıda İnsan Kaynakları departmanın  söz hakkını kullanacak.Önceki yazılarda adayların ve çalışan/yöneticilerin gözünden bakmıştık.Bu sefer İnsan Kaynakları gözünden yorum yapacağız.


Söze iğneyi İnsan Kaynaklarına batırarak başlayabiliriz.Madem adaylar ve çalışanlar/yöneticiler İnsan Kaynaklarına işe yaramayan bölüm gözüyle bakıyorlar İnsan Kaynakları bu fikirleri,düşünceleri değiştirmek için neler yapıyor? Geçtiğimiz yıl İK Üssü’nde katılmış olduğum eğitimde Sayın Erkan Çifte’nin söylemiş olduğu ilk söz ‘’İnsan Kaynakları kendini tanıtmalıdır.Ne yaptığını ,kendisini yöneticilere ve diğer çalışanlara anlatmalıdır.’’ olmuştu.Gerçekten  İnsan Kaynakları kendini yeterince anlatabiliyor mu?


Öncelikle İnsan Kaynakları uzmanları kendi görevlerini ,neler yaptıklarını,İnsan Kaynaklarının ne ile uğraştığını diğer çalışanlara ve yöneticilere anlatması gereklidir.Gerekli bilgiler diğer departmanlarla ve yöneticilerle paylaşılsın ki geri dönüş kısmında sıkıntı çekilmesin.


Her ne kadar İnsan Kaynakları çalışanı olmasam da bana göre İnsan Kaynakları şirketleri ayakta tutan çalışanları bir araya getiren,onların ihtiyaçları ile ilgilenen,motivasyonlarını ve performanslarını arttırmaya çalışan,eğitimler vasıtasıyla kariyerlerini geliştirmelerine yardımcı olan departmandır.Bir işletmenin başarılı olabilmesi çalışanlarına,çalışanların başarılı olabilmesi ise İnsan Kaynaklarına bağlıdır.


İnsan Kaynakları kendisini yeterince tanıttığı zaman kendi işini de kolaylaştırmış olacaktır.İnsan Kaynaklarını çalışanlarının en önemli sorunlarından birisi de İnsan Kaynakları politikalarının uygulanmasında  diğer çalışanlar ve yöneticiler tarafından yeterli desteği görememek olmuştur.İK departmanının diğer çalışanlardan ve yöneticilerden ne gibi istekleri olmaktadır ?


·         En önemli isteği işe alım uygulamalarının kendilerine bırakılması ya da kendilerinden habersiz yapılmaması olacaktır


·         Kendilerinin masraf üreten departman olarak görülmemelerini


·         İş analizi formlarının gerektiği ve yeterli biçimde doldurulması


·         Performans değerleme uygulamalarının objektif olması


·         Eğitim gerçekleştirildiği zaman katılımın yoğun olması


·         Kriz zamanlarında en son başvurulan çarenin işten çıkarmak olmasını istemektedirler.


Bu isteklerine ise baştada söylediğim gibi kendilerini diğer departmanlarına ne kadar açık ve net anlatabilirlerse ulaşabileceklerdir.
           Bu yazımızla birlikte adayların,çalışanların/yöneticilerin ve İnsan Kaynakları çalışanlarının beklenti,istek ve düşüncelerini paylaşmış olduk.
Bir sonraki yazım iş arayan adayların yaptığı hatalardan birisine değinmeye çalışacağım
HR-İK

13 Mart 2013 Çarşamba

Çalışanlar/Yöneticiler Gözüyle İnsan Kaynakları


            Bir önceki yazımda adayların bakış açılarını değerlendirmiştim.Bu bölümde ise yöneticilerin ve diğer departmanların İK’ya yönelik değerlendirmelerini aktarmaya çalışacağım.


İnsan Kaynakları departmanı ortaya somut bir ürün çıkartmadığı için diğer departmanlar tarafından oldukça fazla eleştirilmektedir.Elle tutulur,gözle görülür bir sonuca varılamadığı için gereksiz olduğu görüntüsü olabilir.Belkide onlarda adaylar gibi sadece iş görüşmesi yapıyor gözüyle bakıyorlardır.Yöneticilerde İnsan Kaynakları departmanına sıcak bakmazlar.Kendileri için maliyet arttıran bir departman olarak görmektedirler.Ancak hem çalışanlar hem de yöneticiler şunu unutmamalılar! İnsan Kaynakları, yönetim ile çalışanlar arasında köprü vazifesi görmektedir.Bu köprü görevini yerine getirirken hem çalışanların hem de yöneticilerin İK’dan bazı istekleri ve beklentileri olmaktadır.Bu beklenti ve istekler çalışanlar ve yöneticilere göre farklılık gösteriyor.


Çalışanlar ;


·           Öncelikle haklarının korunmasını ve kendilerinin temsilcileri olunmasını


·           Adil bir ücret dağılımı ve adil bir ücret artışı


·           Performans değerlemesinin adil olmasını


·           Problemlerinin çözülmesini


·           Kariyer yönetiminde kendilerine yardımcı olunmasını


·           Çalışanlara yönelik sosyal ve kültürel faaliyetlerin gerçekleştirilmesini


·           Rahatlıkla çalışacakları bir ofis ortamı isterler.


Yöneticiler;


·           Sanırım en çok maliyet arttırıcı politikaların geliştirilmemesini


·           Zor anlarda ve kriz zamanlarında kendilerine yardımcı olunmasını


·           Çalışanların istek ve sorunlarının kendisine ulaşmadan çözülmesini


·           Çalışanların performansının ve motivasyonlarının arttırılmasını isterler


 Talepler ister yöneticiden gelsin isterse çalışanlardan  arada kalan hep İnsan Kaynakları olur.Her türlü çözüm gerçekleştirilmesine rağmen her iki tarafta bir türlü memnun olamıyor.Ve bütün bunlara rağmen hala iş yapmayan departman gözüyle bakılıyor.Ta ki zam dönemlerine kadar.


             Adaylar ve çalışanlardan sonra sıra İnsan Kaynakları departmanında.Bir sonraki yazımızda İnsan Kaynaklarının gözünden bakacağız.


                HR-İK

8 Mart 2013 Cuma

Aday gözüyle İnsan Kaynakları


Bu yazıdan başlayarak adayların,diğer çalışanların ve yöneticilerin İnsan Kaynaklarına yönelik düşüncelerini ve İnsan Kaynaklarından beklentilerini paylaşmaya çalışacağım.İlk olarak adayların bakış açılarını,düşüncelerini ve beklentilerini değerlendirmeye çalışacağım.
            Özel sektörde işe başlayan kişiler  veya işe başlamak isteyen adaylar illaki İK Uzmanı veya İşe Alım Uzmanı ile iş görüşmesi gerçekleştirmiştir.Ve uzmanlar hakkında iyi ya da kötü değerlendirmesi vardır.


Aslında burada adaylar açısından duruma yaklaşırsak bir bakıma haklı pozisyonda olabilirler.İş görüşmesine hayaller kurarak geliyorsun,bir sürü hazırlık yapıyorsun belkide uzak yollardan geliyorsun ve bunların üzerine kalp çarpıntısı dolu saatler geçiriyorsun.O kalp çarpıntıları hepsine bedel bir durumdur zaten.Görüşmeyi bin bir güçlükle bitirip o klasik sözü duyuyorsunuz:’’Biz sizi arayacağız.’’


Adaylar için en sıkıntılı süreç mülakat bittikten sonra başlıyor.Bekleme süresi uzadıkça adayların görüşmeyi yapan kişiye ve kuruma olan güveni sarsılıyor.Bu konuyla alakalı Kariyer.net dergisinin 2013 Ocak ayındaki sayısında şöyle bir haber yayınlanmıştır:


GENÇLER GERİ DÖNÜŞ ALAMAMAKTAN ŞİKAYETÇİ


Her üç genç çalışandan biri başvurduğu işten olumlu ya da olumsuz bir geri dönüş alamamaktan şikayet etti.Prince’s Trust’un araştırmasına göre 16-30 yaş aralığında değişen gençlerin her beşinden üçü bu durumun morallerini kötü etkilediğinden yakındı.Yüzde 22’lik bir dilim,gelecek yıl iş bulma olasılığını ulaşılması imkansız bir hedef olarak aktardı.Prince’s Trust raporuna göre günümüz koşullarında gençler için iş bulmak her zamankinden çok daha zor.Katılımcı gençlerin yüzde 31’lik bir dilimi ,önümüzdeki altı ay boyunca aranacağına inanmadığını belirtti.Raporda kendi işlerini yapan gençler gelecekten umutlu olduğunu dile getirirken,işsiz ya da maaşlı büyük bir çoğunluk gelecek kaygılarının çok fazla olduğunu söyledi.


            Adaylar İK Uzmanlarının veya İşe Alım Uzmanlarının sadece iş görüşmesi yaptıklarını,her zaman mülakatta olduklarını sanıyorlar ve biran önce kendilerine geri dönüş yapılmasını bekliyorlar.Yeni mezun olduğum dönemlerde bende aynı düşüncedeydim.Ancak zannedildiği gibi sadece iş görüşmesi veya mülakat gerçekleştirilmiyormuş.İşe alım süreci bile başlı başına zorlu ve sıkıntılı bir süreçtir.


            1 kişilik alım yapılacak ilana bile yüzlerce,binlerce başvurunun yapıldığı ve bu başvuruların görüşme öncesinde ve sonrasında değerlendirildiği düşünülürse adayların biraz daha empati kurarak yaklaşması gereklidir.Aynı şekilde İK uzmanlarının da adayların durumunu düşünerek olabildiğince çabuk bir şekilde adaylara dönüş yapması gereklidir.


Bir sonraki yazıda ise yöneticilerin ve diğer departmanların İK’ya bakış açılarını değerlendireceğiz


HR-İK

7 Mart 2013 Perşembe

Neden İK ve Neden Blog?

Neden İK ?

    İK Uzmanlarının sorduğu diğer sorulardan birisi de ''Neden İK'' sorusudur.Fazla uzatmadan cevabını vermek istiyorum.

    Bir şirketin başarılı olmasını sağlayan etken çalışanlarıdır ve çalışanların başarılı olmasını sağlayan bölüm ise İnsan Kaynakları departmanıdır.Şirkete uygun kişilerin işe alınması,çalışanların performanslarının ölçülmesi,performans değerlendirme sonucunda gerekli eğitimlerin verilmesi,çalışanların ücretlerinin belirlenmesi ve çalışanların kariyer planlamasının yapılması gibi uygulamalar gerçekleştirerek çalışanların performansına ve başarısına dolayısıyla şirketin performansına etki etmiş olurlar.Bu sebeple bende çalışanlar vasıtasıyla şirketin başarısına etki etmek için çeşitli eğitimler vasıtasıyla kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

Neden Blog ?

     
    Geçmişten itibaren bir şeyler yazma isteğim vardı.Bu isteğimi genellikle çeşitli forumlarda gerçekleştirdim.Diğer kişiler bir konu hakkında 2-3 satır yazarken ben 2-3 paragraf yazıyordum.Anladım ki benim bir an önce blog açmam gerekiyor.Madem bir blog açacaktım neden İnsan Kaynakları ve İş hayatı üzerine açmayayım dedim.Tabi birazda takip ettiğim İnsan Kaynakları üzerine olan bloglardan etkilenmedim değil.Özellikle ''Kaynağım İnsan'' blogunda Sayın İpek Aral Kişioğlu'nun blog açma üzerine yazmış olduğu yazılar etkili olmuştur.

Burada ne bulacaksınız?
     İnsan Kaynakları pozisyonunda çalışmadığım için -şimdilik- sizlere teknik bilgiler verecek durumda değilim.Ancak burada İK'ya yönelik yorumlarımı bulacaksınız.Ayrıca İK üzerine almış olduğum eğitimlerde öğrenmiş olduğum bilgileri paylaşacağım.Bir nevi ders tekrarı yapmış olacağım.Sabırsız davranıp hemen blogu açmak istediğim için bazı eksiklikler olabilir.Bu eksikliklerde zamanla giderilecektir.
    2 bölümlük tanıtım yazısından sonra artık İnsan Kaynaklarına giriş yapabiliriz.Bir sonraki yazımda yazı dizisi halinde adayların,yöneticilerin/çalışanların ve İnsan Kaynakları çalışanlarının İnsan Kaynaklarına yönelik bakış açılarını dile getirmeye çalışacağım.


Size kendimden bahsedebilir miyim ?

İşe Alım Uzmanlarının veya mülakat yapan kişilerin sorduğu klasik sorulardan birisidir:

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?


Bu sefer bu soruyu ben sizlere soruyorum.Size kendimden bahsedebilir miyim?


Yazıyı okumaya devam ediyorsanız evet cevabını vermişsiniz ve beni biraz olsun merak etmişsiniz demektir.Sizi fazla meraklandırmadan kendimi tanıtayım.


Adım Mehmet Emrah Özkan.Kayseri doğumluyum.İnönü Üniversitesi İşletme bölümü mezunuyum.Şu anda enerji üzerine faaliyet gösteren bir şirkette İdari İşler Sorumlusu olarak görev yapmaktayım.Ve aynı şekilde 1,5 yılı aşkın zamandır İstanbul'da yaşamaktayım.Koyu bir Beşiktaş taraftarı olarak Beşiktaş ilçesinde oturduğum için de daha mutluyum :))


Gündemi takip etmeyi severim.Müzik yelpazem geniştir.Her türden müziği dinlemeye çalışırım.Finans ile özellikle borsa ile ilgilenmekteyim.Ufak bir miktarda yatırımım olmakla birlikte kazanıp kaybetmekten ziyade oradaki heyecanı yaşamak hoşuma gidiyor.Sanırım kendimle alakalı bu kadar bilgi yeterlidir.


Bir sonraki yazıda yine mülakat sorularından olan ''Neden İK'' ve ''Neden blog'' sorularının cevaplarını bulacaksınız.

Hoşgeldiniz





Uzun zamandır aklımda olan ve üzerinde çalıştığım blog sayfama hoşgeldiniz.Kendim ve blogum hakkında detaylı bilgiyi daha sonraki yazılarımda vereceğim.Daha fazla beklememek istediğim için bazı eksiklikleri olsa da blogumu yayına açmaya karar verdim.Bu blogun sahibi-yani ben-kendisini İnsan Kaynakları alanında geliştirmeye çalışan ve bu konuda eğitimler alan birisidir.Burada İnsan Kaynaklarına yönelik yorumlarım yer alacaktır.Her yazının altında bir sonraki yazının konusuyla alakalı bilgiler vereceğim.Bir sonraki yazımda size İşe Alım Uzmanlarının sorduğu klasik sorularla kendimi tanıtmaya çalışlacağım.

 Zamanla eksiklikler giderilecektir ancak sizlerden ricam olumlu ye da olumsuz bütün eleştirilerinizi meozkan812@gmail.com adresine iletmeniz olacaktır.

Şimdi izninizle sonraki yazılarımda buluşmak dileğiyle blogumun açılış kurdelesini kesiyorum.Hr-ik için hayırlı ve uğurlu olması dileğiyle.